Leylim Ley Sözleri ve Hikayesi

Leylim Ley türküsünün sözleri ve eser bilgilerini okuyabilirsiniz.

Leylim Ley 26
Döndüm daldan kopan kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni kır beni
Götür tozlarımı burdan ırağa
Yarin çıplak ayağına sür beni
Leylim ley leylim ley

Ayın şavkı vurur sazım üstüne
Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni
Leylim ley leylim ley

Yedi yıldır uğramadım yurduma
Dert ortağı aramadım derdime
Geleceksen bir gün düşüp ardıma
Kula değil yüreğine sor beni
Leylim ley leylim ley
Sanatçı: Anonim
Leylim Ley Türküsünün Hikayesi

Kayıp Zamanların Türküsü: Bir Yolculuğun Hikayesi

Bir sabah Beyşehir’den Konya’ya doğru yola çıkan bir otobüs, bağırsak Deresi civarında beklenmedik bir arızayla karşılaştı. Otobüs, ağaçlık bir alanda kalakalmış, yolcular bir iki saat boyunca arızanın giderilmesini beklemişti. Saatler ilerledikçe, otobüsteki belirsizlik ve bekleyiş can sıkıcı hale gelmişti. Arıza bir türlü düzelmeyince, yolcular içeriye sıkışan havadan boğulmuş gibi hissedip, birer birer otobüsten inmeye başladılar.

Ağaçların gölgesinde otobüsün çevresinde gruplar halinde bekleyen yolcular, güneşin tepeye yükseldiği saatlerde, aracın onarıma devam eden şoför ve muavininin yüzlerini ter içinde gördüler. Şoför ve muavin, kaputu kaldırmış, arızayı çözmeye çalışıyorlardı, ama çözüm gelmiyordu. Arıza bir türlü giderilmeyince, yolcuların sabrı tükenmişti. Yanlardan geçen diğer araçlar, ihtiyaç olup olmadığını sormak için durdular, ama şoför ve muavin ellerinden geleni yaptıklarını söylüyorlardı.

Vakit ilerledikçe, sabır sınırlarını zorlayan bu durum, yolcuların moralini iyice bozmuştu. Güneş yavaş yavaş alçalmaya başlamış, otobüsün arızalandığı yerin biraz aşağısında çalışan işçiler, akşam molası vermişti. İşçiler su molası verirken, yolcular bir şeyler atıştırma fırsatını değerlendirdi. Otobüs şoförü ve muavin de bu moladan yararlanıp birkaç lokma bir şeyler yedi ve arızayı gidermeye devam ettiler.

Güneşin batmasıyla birlikte hava kararmaya başlamış, ağaçlar arasından ince bir ay ışığı süzülmeye başlamıştı. İşçiler akşam paydosuna girmişti. Derken, orman içinde bir bağlama sesi duyulmaya başlandı. Yolcuların arasında bir müzik öğretmeni ve iki arkadaşı vardı ve bağlama sesi hemen dikkatlerini çekti. Müzik öğretmeni, sesin geldiği yeri takip etmeye karar verdi. Yaklaşık 100-150 metre yürüdükten sonra, işçilerin çadırlarının kurulduğu bölgeye vardılar. İşçiler akşam yemeği sonrası bir ateş yakmış, keyif yapıyordu.

Bağlamanın sesi, genç bir delikanlıya aitti. Gözleri kapalı, yüzü güneşten kararmış bu delikanlı, ateşin ışığında belirginleşiyordu. Bağlamasını çalarken şarkı söyleyen delikanlının sesi, dinleyiciler arasında büyüleyici bir etki yarattı. Dinleyiciler, delikanlının sesine kapılarak etrafında toplandı. Delikanlı, gözlerini kapalı bir şekilde şarkı söylüyordu ve etrafındaki kalabalığın farkında bile değildi.

Şarkı ilerledikçe, delikanlının gözleri bir an açıldı ve ayın ışığını gördü. Gözlerini tekrar kapatarak şarkısına devam etti. Şarkısındaki melodi ve sözler, dinleyicilere derin bir huzur ve etkileyici bir deneyim sundu. Delikanlı, son nefeslerine kadar şarkısını söylerken, dinleyiciler bu anın tadını çıkardı.

Ancak, otobüsün arızası bir türlü çözülmediği için, yolcular sonunda geri dönmek zorunda kaldı. Bu sırada müzik öğretmeni ve iki arkadaşı, şarkı söyleyen delikanlının adının Ali olduğunu öğrendi. Ali, yıllar önce evinden ayrılmış ve yollarda işçi olarak çalışıyordu. Müzik öğretmeni, Ali'ye büyük bir fırsat sundu: Eğer İstanbul'a gelirse ona yeni bir hayat sunabilecekti. Ali, müzik öğretmeninin önerisini kabul etti ve büyük şehre gitti.

Ancak, Ali'nin müzik yeteneği, konservatuvar sınavında yeterince değerlendirilemedi. Piyano çalmayı bilmediği için fırsat elinden kaçtı ve işine geri döndü. Bu süreç, Ali'nin hayatında büyük bir dönüm noktası oldu. Şehrin karmaşasında, Ali'nin yetenekleri ve emeği yeterince takdir edilmedi.

Sonuç olarak, Ali'nin hikayesi, elindeki nimetlerin kıymetini bilmenin önemini vurgulayan bir örnek oldu. Yolculuk boyunca yaşanan bu olaylar, bazen hayatın sunabileceği fırsatların farkında olmadan geçebileceğini gösteriyor. Ali’nin melodileri, dinleyiciler arasında derin izler bıraktı, ancak Ali’nin hayatındaki fırsatları değerlendirememesi, onun gerçek potansiyelinin anlaşılmamasıyla sonuçlandı. Yine de, Ali'nin türküleri ve melodileri, ona dair hatıralar ve şarkılar olarak yaşamaya devam ediyor.

Yorumlar

İlk yorumu yapın

Yorum Gönder

Bu site, size daha iyi bir deneyim sunmak için çerezler kullanmaktadır. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kabul etmiş olursunuz. Detaylar için tıklayınız.

whatsapp icon WhatsApp ile Paylaş