Koca Konak ve Ayrılık Acısı: Bir Türkü Hikayesi
Türküler, bir halkın geçmişini ve duygularını yansıtan zengin bir kültürel mirastır. Aydın yöresine ait olduğu söylenen, ancak Denizli'ye ait olduğu iddia edilen bir türkü var ki, bu türkü hem bir aşk hikayesini hem de ayrılık acısını ölümsüzleştirir. İşte, bu türkü ve onun arkasındaki efsanevi hikaye...
Hikayenin Başlangıcı: Bir Bey ve Sevdiği Kadın
1883 yılına kadar Aydın'a bağlı olan Buldan, bu dönemde Aydın'ın bir bucak merkeziydi. Fakat, 1883'ten sonra Denizli'ye bağlanmış ve bu sebepten dolayı türkü hakkında farklı rivayetler ortaya çıkmıştır. Aslında, hikayenin kökeni Buldan'ın Aydın'a bağlı olduğu dönemlere dayanır.
Bir zamanlar Buldan'da yaşayan bir Bey, doğup büyüdüğü toprakları terk etmek zorunda kalır. İstanbul'un zarif konaklarından esinlenerek büyük bir konak inşa ettirmeyi arzulayan bu Bey, sevdiği kadını da yanında götüremez. Çünkü o dönemde bu Bey'in malı mülkü yoktur, sadece kendini döndürmeye yetecek kadar bir toprağa sahiptir.
Ayrılık ve Hınç
Sevdiği kadının ailesi, Bey'e kızı vermektense mal mülkü bol olan, gösterişli bir konakta oturan bir beyle evlendirmeyi tercih eder. Bu durumu hazmedemeyen Bey, sevdiği kızı kaçırmak ve düğünü basmak gibi radikal bir eyleme yönelir. Ancak, bu eylem gerçekleşmez. Bey, sevdiği kadına kavuşamayınca, bu durumu kabul eder ve başka diyarlara göç etmeye karar verir.
Gururunu ve acısını gizleyerek başka bir yere yerleşir ve çalışmaya başlar. Gece gündüz çalışarak büyük paralar kazanır. Kazandığı paralarla ihtişamlı kıyafetler giyer, ama her gittiği yer onun için gurbet olur. İçindeki hınç ve ayrılık acısı, hiçbir mal varlığıyla yatışmaz.
Yeni Bir Konak ve Bir Paşa'nın İhtirasi
Kazandığı paralarla tekrar Buldan'a dönen Bey, çok ihtişamlı bir konak inşa ettirir. Bu konak, görenleri büyüler ve zamanla Aydın'daki Paşa'nın kulağına kadar gider. Paşa, bu Konağın kaynağını araştırmak için askerlerini gönderir. Askerler, Bey’in bu kadar zenginliği nasıl kazandığını öğrenemezler ve Paşa, konağın yakılmasını emreder.
Konağın yakılmasının ardından Bey, öfkesini ve hayal kırıklığını daha büyük ve görkemli bir konak inşa ederek göstermek ister. Yeni konağı, eski konaktan çok daha büyük ve ihtişamlıdır. Bu konak, “Eklemeli Konak” olarak anılmaya başlar.
Hikayenin Türküye Dönüşümü
Eklemeli Konak'ın öyküsü, zamanla halk arasında anlatılmaya devam eder. Bu sırada bir aşık, konak ve Bey’in aşk hikayesini duyar ve bu hikayeyi türküye dönüştürme kararı alır. Elinde bağlamasıyla, Konak'ın karşısında bu hikayeyi dile getirir. Söylediği türkü, ayrılığı ve acıyı yansıtır.