Ela Gözlerin Hikayesi: Mübadelede Yitip Giden Bir Aşk
Bir zamanlar, iki halkın birbirinden koparıldığı o zor mübadele yıllarında, anavatanına dönmek zorunda kalan yüz binlerce insan vardı. Doğup büyüdükleri toprakları, sevdiklerini, hatıralarını geride bırakıp bilmedikleri diyarlara göç etmek zorunda kaldılar. Bu zorunlu göç, pek çok hayatı altüst etti, nice aşklar yarım kaldı. İşte o yarım kalan aşklardan biri de Sabri’ninkiydi.
Sabri, mübadele zamanında henüz 15 yaşında bir delikanlıydı. Yüreği sevdayla dolu, ama diline kilit vurulmuştu. Gemilere binip yeni bir hayata doğru yola çıkanlardan biriydi Sabri. Koca bir geminin güvertesinden dalgalı denizi izliyor, aklı hep o bir çift ela gözdeydi. Gözlerinin önünden hiç gitmeyen, yüreğini her an daha da yakan bir çift ela göz... Sabri, bu gözlerin sahibini öylesine seviyordu ki, başka hiçbir şey düşünemiyordu.
Ama o bir çift ela göz, Sabri'nin sevdası, mübadele yıllarının acımasız kaderine yenik düştü. Sabri’nin sevdiği kız, zorunlu göçün ağırlığını, vatan toprağından ayrılmanın acısını kaldıramadı. Yüreği bu ayrılığa dayanamamış, bir sabah o kız, gözlerini bu dünyaya kapatmıştı. Sabri, sevdiği kızın o ela gözlerinin kapanışına şahit oldu. Genç yüreği bu acıyı nasıl kaldırabilirdi? Ama kaldırmak zorundaydı. Annesi ve babası Sabri'yi zorla kucaklarına alıp gemiye bindirdiler. Sabri, sevdiğinin mezarı başında kalmak istiyordu, ama onun yanında olmasına izin verilmedi.
Sabri o günden sonra sustu. Mübadele yolculuğu boyunca, ağzından tek bir kelime çıkmadı, tek bir lokma bile yemek yemedı. Zihninde hep o bir çift ela göz vardı. Yıllar geçti, ama Sabri’nin suskunluğu geçmedi. Kimseyle konuşmadı, kimseyle dost olmadı. Yüreğinde sadece bir sevda, zihninde sadece bir çift ela göz kaldı. Sabri, sevdiği kızın hatırasını korudu, başka kimseyi sevmeye çalışmadı. O ela gözleri unutmak istemedi, unutmadı da.
Yıllar böyle geçip giderken, Sabri 25-30 yaşlarına geldiğinde bir gece, annesi ve babası Sabri’nin odasından bir bağlama sesi duydu. Hayretle birbirlerine baktılar. Sabri, yılların ardından ilk kez bağlamasına dokunmuştu. Tellere hafifçe dokundu, sonra da yıllardır susturduğu sesini ilk kez o gece yükseltti. İçinde birikmiş olan acıyı, sevdayı, özlemi bağlamanın telleriyle dile getirdi. Belki de bu dünyada ona kalan tek şey, o bir çift ela gözle arasındaki sevdaydı.
Sabri, bu dünyaya veda etmeden önce, bir türkünün dizeleriyle sevdiğini yad etti. O dizelerde, bir çift ela gözün yaktığı aşk ateşi, mübadelede kaybolan hayatlar ve yarım kalan sevdalar vardı:
"Mübadele yıllarının acısı bir yanda,
Ela gözlü yarim, o artık bir mezar başında.
Sabri'nin kalbi, o gözlerde kaldı,
Ela gözler, aşkıma son bir ışık yaktı."
Sabri’nin türküye döktüğü bu sevda, mübadele yıllarının unutulmaz bir hatırası oldu. Ela gözlerin ateşi, o acı yılların ortasında bile bir sevda olarak yüreklere kazındı. Sabri, o sevdayı bağlamasının tellerinde dile getirirken, tüm aşıkların yüreğine bir iz bıraktı. Bu iz, mübadelede yitip giden bir aşkın, ela gözlerin hikayesiydi.