İki Keklik Bir Kayada Ötüyor Sözleri ve Hikayesi

Şöhret hanım köyün zengnlerinden. Giyimi kuşamı ile bunu belli eder. Ne zamanki zeytin toplamaya gitse, cam toğuklu ayakkabılarını giyer. Adı gibi şöhretini belli eder. Gün gelir harp başlar. Şöhret hanım çok sevdiği oğlunu askere gönderir. Birinci dünya savaşı yıllarıdır. Askere gidipte dönenin olmadığı yıllardır. Oğlunu da Sarıkamış yolları gözükür. Karıyla boranıyla ünlü askerin çıplak ayakla destan yazacağı yer. Sarıkamış başlarında Enver paşa var. 

Şöhret hanımın oğlununda görevi askerin geçeceği yolları açmak. Metrelerce yükseklikteki karları ayakları ile kenara yığıp, geçecekleri yerleri açıyor. Kim bilir belki çıplak ayaklarla açıyor yolları. Anası varsın yüksek topuklu ayakkabılarla dolaşsın. Oğlu karları çıplak ayaklarla tepelemekte. Söz konusu vatan olmasa yapılacak iş değil. Ama dedik ya söz konusu olan vatan. Ayıkla ayıkla biter mi Sarıkamış'ın karı derken, büyük bir kar kütlesini temizlemek için ayağını uzatmışken, karlı dağlar içine çekiyor bu yiğidi. Bir daha haber alınamıyor. Kara haber tez duyulur ya karın yağmur gibi yağdığı ayazın memleketinden Balıkesir'deki köyüne haber ulaşır. 

Annesini ararlar ama bulamazlar. En sonunda ıssız bir kayanın dibinde kekliklerle dertleşirken bulurlar. Belkide oradaki kekliklere can oğlunu anlatıyor, haber getirmelerini istiyor. O böyle söylene dursun, köy tarafından telaşla biri geliyor. Ümitleniyor acaba oğlum mu diye, derken gelen kişi kara haberi veriyor. Şöhret hanım ne yapsın eli ayağına dolaşıyor, nefes alamıyor. Ana yüreği dayanamıyor, isyan ediyor ve dilinde mısralar dökülüyor.