Erenler Destanı 185
Pirim güzel Şah'ı görelim
Yoluna da can ve baş var
O canı Şah'a verelim
Erenler ilen pazar var
O can erenlere yetti
İndi Mekke'yi seyretti
Ali Şah Necef'de yattı
Munzur'da bir çim ağ taş var
Ali'm Necef'den göçtü
Bağdad ehli de ağlaştı
Hasan Hüseyin inleşti
Onun'çün gözümde yaş var
Kal deyince durdu Hacer
Tenimiz toprakta kocar
Kerbela'da oyuk Tecer
Ziyareti de on beş var
Yine taştı Pasin suyu
Yoktur Alagöz'ün dağı
Samsun'da Kör İsa Suyu
Sanusa'da akar taş var
Sür dünyada zevk ü sefa
Kılma gör canına cefa
Gündüz'de Hasan Halife
Niksar'da Melik Gazi'ye iş var
Kara Baba esriğinden
Pirim Holgin gitmez candan
Dolu iç Köse Süleyman'dan
Önüm Saru Yaser hoş var
Şeyh Aslı Merzifonlu Ayık
Erenler önünce peyik
Pir Nebat Çöreği Büyük
Önünce beş on derviş var
Aslan Oğlu içmiş içmiş
Gözü Kanlı nere düşmüş
Şeyh Nusreddin çırağı yanmış
Pervane ol şemine düş var
Kırağ yağmış boran esmiş
Gelmez geyikleri küsmüş
Ziyaretler kar basmış
Akdağ üstünde pek kış var
Saru Saltuk Babadağ'da
Kes ismini Şerif doğra
İn İbrahim Hacı'ya uğra
Bulgar'da Bozoğlan aş var
Sivas şehrine varmağa
Ali Baba'yı görmeğe
Abdüvahhab'a yüz sürmeğe
Kaynar yüreğimde cuş var
Palas Gölü Budak Özü
Ernefes'dendir de düzü
Engürü'de Seyyid Gazi
Urum'da Hacı Bektaş var
Al Koyun Baba'dan tövbe
Hem küfür getirme lebe
Hü demde er Gulu Baba
Sende batında çok iş var
İstanbul'da Nigar Saru'ya
Ayasofya'ya yüz sürüye
Var Eyyub Sultan'a uğra
Eline ayağına düş var
Kul Himmet erenleri Öger
Duası müminlere değer
Her tüyünden rahmet yağar
Beyt ül–mamur'da bir kuş var